Bozcaada ve Assos


Bozcaada ve Assos

02.03.2022

ASSOS: Çanakkale‘nin Behramkale Köyü’ndeki Assos Antik Kenti, Midilli Adası’nın tam karşısında, eşsiz Ege Denizi manzarasıyla Kuzey Ege’nin özel yerlerinden biri. Ünlü filozof Aristoteles’i ve felsefe okulunu bu topraklarında ağırlayan Assos’un geçmişi MÖ 7. yüzyıla uzanıyor.

Midilli’de gelen Methymnalılar ve Aioller tarafından kurulmuş. Yerleşim antik çağlardan bu yana devam ediyor. Bir dönemin zengin liman kenti Assos, günümüzde antik limanı, tapınakları, mavi bayraklı koyları, balıkçı köyleri ile nefis bir kaçış rotası.

Assos, limanı ve surlarla çevrili kenti ile iki bölümden oluşuyor. Her ne kadar bir liman kenti olsa da Assos şehri kıyıdan 250 metre uzaklıktaki Ege’ye nazır tepeye kurulmuş.

Behramkale, Assos Antik Kenti surlarının girişinde yer alıyor ve ören yeri ile iç içe geçmiş. Bölge halkı ve turistler dahil herkes Assos ismini kullanıyor. 2000 yıl önce felsefenin en derin sorunlarını çözmeye çalışan insanların yaşadığı Assos, filozof Aristo’nun burada evlenmesine neden olacak güzellikte bir cennet.

MÖ 365’te Frig Satrabı Ariobarzanes, Pers Kralı Artaxerxes’e isyan etmiş, Assos’ta yapılan savaşta krala yenilmiş, Assos bundan sonra Banker Euboulos’un eline geçmiş.

Euboulos’tan sonra onun hadım kölesi ve Platon’un öğrencisi olan Hermias, Assos’un başına geçmiş. Assos, aşkı uğruna felsefe okulu kurup, bu okulda yıllarca felsefe dersleri veren Filizof Aristo ile anılıyor. Aristo’nun Assos’a davet eden Hermias, Atina’daki felsefe okulu Akademia’dan sınıf arkadaşı.

Assos Kralı Hermias’ın davetiyle Assos’a gelen mantık biliminin babası Aristo, kralın dünya güzeli kız kardeşi Pythias’a aşık olur ve kentten ayrılmasına rağmen aklından çıkaramaz.

Bunu öğrenen Kral Hermias, Aristo’nun Assos’ta bir felsefe okulu kurması şartıyla kız kardeşiyle evlenmesine izin verir. Felsefe tarihinin en büyük filozoflarından Aristo, Assos’ta bir felsefe okulu kurar ve MÖ 348-345 arasında bu okulda üç yıl boyunca felsefe dersleri verir.

1. Behramkale


Ayvalık, Edremit ve Kazdağları rotasında seyahat edenlerin mutlaka rotasına eklediği Assos Antik Kenti‘ni keşfe başlamak için ilk nokta Behramkale Köyü.

Bozulmamış (ya da az bozulmuş diyeyim) dokusuyla ziyaretçilerini farklı bir zaman dilimine götüren köy, 5 bin yıllık antik kente en yakın yerleşim yeri. Tarihi evlerden oluşan köy yamaçta kurulmuş, sokak aralarında kıvrım kıvrım patikalar. Orta Çağı andıran dar sokaklar arasında dolaşıyorsunuz.

Antik kentin surları içinde yer alan Behramkale, yılın dört mevsimi yerli ve yabancı turistlere ev sahipliği yapıyor. Yöreye özgü kızıl andezit taşından yapılmış taş evlerin çoğu otel, pansiyon ya da restorana dönüşmüş. Antik kenti gezmeye başlamak için köyün içinden yukarıya, tepeye çıkmak gerekiyor.

2. Athena Tapınağı:


Ören yerindeki en önemli kalıntı Athena Tapınağı, şahane gün batımı manzarasıyla Assos’a gelenlerin hayranlıkla izlediği bir noktaya kurulmuş. Yunan mitolojisinde üretici zekanın ve adaletli savaşların tanrıçası olan Athena (Minerva), adına pek çok şehirde çok sayıda tapınak inşa edildi.

Assos Athena Tapınağı, MÖ 530’da Akropol’ün en yüksek yeri olan 236 metrede kurulu. İki basamaklı podyumun günümüze ulaştığı tapınak çevresinde yapılan kazılarda bulunan Helenistik dönem çakıl mozaik döşemeleri ile sunak daha sonra kaybolmuş. Tapınağın kabartmaları Paris, Boston ve İstanbul arkeoloji müzelerinde sergileniyor. Dorik başlıklar, sütun kaideleri ve diğer mimari kalıntılar ise tapınak çevresinde yer alıyor.

BOZCAADA:


Antik çağın Leukophrys’i, Yunan Mitolojisi’nin Tenedos’u Bozcaada, Ege Denizi’nin aşık olunası yerlerinden biri. Kekik kokulu bozkırları, üzüm bağları, bakir koyları ve serin suları ile huzur ve doğa sevenlerde bağımlılık yaptığına hem kendimde hem de çevremde birçok kişide şahit oldum.

Arnavut kaldırımlı sevimli sokakları, keyifli meyhaneleri, mis kokulu fırınları, renkli kafeleri ve ışıl ışıl alışveriş tezgahları ile Bozcaada’da herkes kendine göre bir şey bulabilir.

Bozcaada, Türkiye’nin özellikle son zamanlarda en popüler tatil destinasyonlarından biri. Şuan eski havasını neredeyse hiç kaybetmeden koruyor ancak ne olur ne olmaz; hala adayı ziyaret etmediyseniz bir fırsatını bulup yolunuzu Bozcaada’ya mutlaka düşürün.

Deniz-güneş-kum üçlüsünün yanında ada da tarihi kale ve kiliselerin de tadını çıkarabilirsiniz.

Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde Çanakkale iline bağlı. Türkiye’nin üçüncü büyük adası ancak yerleşim yalnızca adanın kuzeydoğusunda toplandığı ve farklı bir köyü bulunmadığı için adanın kalan kısımları bozkırlar ve bakir koyların aralarına konumlanmış ufak tefek yapılardan oluşuyor.

Bozcaada’nın genel coğrafyasına bakıldığında iç kısımlardaki hafif yükseltiler harici geniş düzlüklerlerden oluştuğunu görebiliyorsunuz. Bitki örtüsü ise maki ve ufak çalılıklardan oluşuyor. Kuytulardaki çamlıklar ve mis kokulu kekikler de adaya ayrı hava katan özellikler arasında.

Bozcaada iklimini tarif etmek zor. Akdeniz İklim özellikleri hakim ama adanın en belirgin iklim özelliği neredeyse yılın her günü rüzgarlı olması. Hatta rüzgar ada ile öyle bir bütünleşmiş ki iki üç seferlik ada ziyaretinizden sonra siz de Bozcaada’yı rüzgarsız düşünemeyecek hale geleceksiniz. Ilık ılık esen yaz rüzgarları ada yazlarının kurtarıcısı durumunda.

Güneşin sıcaklığını teninizde hissetseniz de rüzgardan dolayı bunalmıyorsunuz. Bozcaada yazları Haziran-Eylül dönemi devam ediyor denebilir ancak su sıcaklığı neredeyse hiçbir zaman sıcak olmadığı için soğuk su ile sıkıntınız varsa Temmuz-Ağustos aylarını tercih edebilirsiniz.

Ada kışları ise çetin geçiyor denebilir ancak ilkbahar, özellikle Mayıs oldukça keyifli. Aynı şekilde Kasım ayında da Bozcaada’ya gitmişliğim var, yaz kadar güzel olmasa da sessiziği ve sakinliği ile büyüleyici bir yanı oluyor.